Meritokrasi Nedir?

Mustafa Sarıkaya
4 min readMar 27, 2019

--

Erdemli şehrin yöneticisi, rastgele bulunmuş herhangi bir kişi olamaz. Yöneticinin iki hususiyeti olmalıdır: (1) Yaratılışı ve tabiatı bakımından yöneticiliğe kabiliyetli olmalıdır. (2) Yöneticilikle ilgili irade konusu meleke ve tutumları kazanmış olmalıdır. [Farabi, İdeal Devlet]

İnsanlar, çoğunlukla; makamları/mevkileri ve çalışanları, liyakat esasına göre değerlendirmenin ve ödüllendirmenin adil ve meşru olduğu konusunda hemfikirdir. Meritokrasi, bu meşru düşünce doğrultusunda yönetim erkinin, insanların şahsi yeteneğine ve çabasına yani liyakata dayandığı yönetim şeklidir.

Meritokratik bir düzende yönetim gücü, üstün yetenekli olan ve çaba gösteren kişilere verilir. Gerekli yeteneğe sahip olmadan bir mensupluk kayırmacılığı ile görevlendirme yapılmaz. İnsanlara, çaba ve çalışkanlığın karşılığı verilir. Yani meritokrasi, “yetenek ve çabanın” söz sahibi olduğu sistemin adıdır.

Meritokrasi Kavramının Kökeni

Meritokrasi teriminin, Michael Young’ın 1958’de yazılmış olan “Meritokrasinin Yükselişi adlı kitabından kaynaklandığı kabul edilir. Bununla birlikte, terimin arkasındaki ilkeler, yüzyıllardır var olan ilkelerdir. Meritokrasi, karar verici ve uygulayıcı mekanizmanın, bireysel niteliklere bağlı olması gerektiğine inanan bütün fikirler için kullanılabilir.

Meritokrasi Kavramı

Meritokrasi, bilimsel ve objektif değerlendirmeler yoluyla belirlenecek kriterlere göre; insanlara, yeteneklerine dayalı olarak görevlendirmelerine ve sorumluluklar almalarına atıfta bulunur. Bu sistem, bir devlet veya başka bir tür örgütlenmeler için söz konusu olabilir.

Kurumsal başarılar, kurumun her bir ferdinin kendi alanında gerekli yeteneklere sahip olması ölçeğinde (ilgili konuya dair bilgililik, beceriler veya el emeği ile) kazanılabilir. Bununla birlikte, her toplum ve ülke, her alan ve kurum için, genel geçer mutlak bir liyakat tanımı olamaz; çünkü hem zeka, hem bilgi, hem de beceri söz konusu makamlara göre değişken/göreceli olacaktır.

Meritokrasi ve Fırsat Eşitliği İlkesi

Meritokratik kültüre sahip olan bir ülke, herkes için fırsat eşitliğini temin etmek adına sürekli gelişim halindedir. Çünkü hakkaniyetsizlikler ve kaynaklara/fırsatlara erişimdeki eşitsiz durum; herkesin sağlayamayacağı bazı fırsatlara özel erişimi olan seçkin gruplar yaratmaktadır. Meritokrasi, bu durumu önlemeyi amaçlar. Yetenek sahibi olmamasına karşın karar verici konumda olan (konumunu, yeteneği ve uzmanlığıyla kazanmamış olan) özel seçkin grupların oluşmasının engellenmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanması; meritokrasinin özüdür.

Kusursuz Bir Meritokrasi Mi?

Sosyal bilimciler, farklı sosyal sınıflardan, etnik kökenlerden ve farklı alanlarda yaşayan öğrencilerin eğitimde farklı seviyelerde deneyim yaşadıklarını göstermiştir. Bu doğrultuda her durumda geçerli eksiksiz ve genelgeçer bir meritokrasi tanımı söz konusu değildir. Ancak meritokratik niteliği arttıran ve süreklilik arz eden bir gelişim çalışması içerisinde bulunmak, meritokratik felsefenin temelidir.

Yani bu yönüyle yalnızca servete veya salt siyasi vb. erke/ayrıcalığa sahip olanlar yerine; ilgili konuda gerekli işi en iyi yapacak kimseyi belirlemek maksadıyla ortaya konulan kriterlere göre; hak sahibi olanların (yeteneği ve/veya entelektüel birikimi olup, çaba gösterenlerin) iktidarı kullanmayı hak ettiğini düşünen bir tür yönetişim sistemidir.

Özellikle sonuçlarının belirgin bir şekilde görülebildiği; güvenlik, sağlık, mülkiyet gibi alanlarda, (meritokratik açıdan) başarı sağlıklı bir şekilde ölçülebilir. Buna karşın kapsamlı bir eğitim sisteminin, uzun vadeli makro ekonomik faaliyetlerin sonuçları vb.; uzun süreçte ve bir çok dışsal değişkene bağlı olarak ortaya çıktığından, meritokratik ölçümün netlik derecesi son derece düşüktür.

Meritokrasinin Yararları

  • Meritokratik sistemdeki bireyler; yeteneklerinin ve kapasitesinin bilindiğine inanır, kendini hangi konumda olursa olsun değerli hisseder ve mesleki performansını iyileştirmeye teşvik edilmiş olur.
  • Böyle bir bağlamda, bireyler daha adil bir tecrübe deneyimi yaşamış olur. Şahsiyetleri, çalışma arkadaşları ve yapılan çalışmalar hakkında nispeten daha fazla güven duyar.
  • Bu şartlar altında; bireylerin daha yüksek motivasyon seviyelerine sahip olmaları, daha işbirlikçi davranışlarda bulunmaları, zorluklara karşı daha fazla dayanıklılık göstermeleri olasıdır.
  • Ayrıca bu sistemin bir diğer amacı da, kurumların içindeki genel hazırlık seviyesini arttırmak için, bireylerin becerilerini ve bilgilerini geliştirmeleri yolunda motive etmektir.

Meritokrasinin Olmadığı Yerler

  • Liyakate göre işlemeyen kayırmacı sistemler ise; bireysel kişilik farklılıklarına göre, çeşitli problemlerle karşılaşır.
  • Bazı bireyler sürekli hayal kırıklığı, motivasyon eksikliği ve öfke birikmesi yaşar; uygun şekilde kanalize edilmezse, bunlar ajitasyona, kaygı bozukluğuna ve ruhsal tükenmeye yol açabilir. Bu durum zamanla, geniş çaplı arabeskizm haline dönüşmeye meyillidir.
  • Meritokratik olmayan sistem, profesyonel anlamda gelişmek için daha az teşvik sunar. Bu durum; sistemi, başarıların göz ardı ve hatta sabote edildiği durumlara sürükleyerek, kayırılmış azınlık dışındaki kesimleri olumsuz etkiler.
  • Meritokratik olmayan yönetim, işin başarıyla yürütülmesine bağlı olan öz güveninin azalmasına yol açar. Çalışanların enerjisine olumsuz tesir eder.
  • Meritokratik olmayan sistem, zamanla insanları kendi öğrenilmiş çaresizliklerinin kurbanları haline getirerek, kronik depresyon pozisyonlarına girmelerine neden olur.

Meritokrasi ve Demokrasi Arasındaki Temel Fark

Bir meritokraside herkes görüşlerini ifade etme hakkına sahiptir. Yönetimin her katmanındaki insanlar, açıkça ve sıkça düşüncelerini paylaşmaya teşvik edilir. Bu görüşler dinlenir ve sonra en iyi görülenlere dayanarak kararlar alınır.

Bu noktada meritokrasinin, demokrasi (çoğunluğun yönetimi) olmadığını anlamak önemlidir. “Konsensüs kararı” yoktur; herkesin oyu yoktur. Bu, meritokrasinin demokrasiden temel ayrımıdır.

Herkesin fikri mutlaka dinlense de, (yetenek ve birikime göre) bazıları diğerlerinden daha çok dinlenir. Meritokrasi eleştirmenleri, genelde bu konuyu eleştirir, ancak günümüzde herkesin sözünün eşit derecede etkili olduğu hiç bir yönetim sistemi yoktur, mümkün de değildir.

--

--

Mustafa Sarıkaya

Gazi / SDÜ — Siyaset Bilimi, Kamu Yönetimi, Kamu Politikaları